Gezilerimizde fotoğraf çekme alışkanlığı edindiğimiz için çok memnunum. Bir sürü araç gereç taşımanın zorluğuna katlanıyorsunuz ama değiyor. Bu arada zaman zaman, tanıştığımız insanlarla aramızda çok hoş, içten sohbetler oluyor. Doğayla haşir neşir olanların konuşması pek akıcıdır. Düşünce de dolaysızdır onlarda; çekinmezler, söyleyiverirler. ”Keşke yalnız Paris’in sebze halinde kullanılan kelimelerle konuşabilsem!” der Montaigne. Ben de “Keşke bunları kaydetseydim!” derim; sonradan paylaşabilmek için… Bazı insanlar hemen kapar, aktarabilirler; bu bir yetenektir. Hele de şiveyi taklit edebilmek!
Değerli yazarımız Hıfzı Topuz’la yaptığım söyleşi, Sagüsad’ın (Sakarya Güzel Sanatlar Derneği) yayın organı olan Gren Dergisi’nde yayımlanmıştı. Bizim Sakarya Gazetesi’nden bunun üzerine, gazeteye haftalık yazılar yazma önerisi aldım. Gren’deki söyleşilerimi, rastlantısal geçişlerle, değerli resim ve fotoğraf sanatçıları, edebiyatçılarla gerçekleştirmiştim. Onlar sanat içerikli olmaya devam edecek, tabii. Benim için çok güzel deneyimlerdi. Dikkatimin ve ilgimin bu yönde gelişme göstermesi; fotoğraf gezilerinde doğal yakınlaşma ortamının sağladığı kolaylıklar da bana gereken güveni sağlamıştı.
“Pek çok binyılın sayısız dil ve kitaplarının binlerce değişik örgüsünden, yıldızın parladığı anlarda, okuyucuya şaşılası yücelikte gerçeküstü bir hayal göz kırpar: İnsanın yüzüdür bu; birbiriyle çelişen binlerce çizgi bu yüzde büyüsel bir yoldan kaynaşmış, bir birlik ve bütünlüğe kavuşmuştur.” Hermann Hesse, okuma serüveninin insanı, yine insana kavuşturduğunu ne güzel anlatıyor bu sözleriyle. ”… tüm ulusların yüz binlerce sesinin başka başka isimler altında aynı tanrılara seslendiğini, aynı düşleri düşlediğini, aynı acı ve çilelere katlandığını anlar gibi oluruz.”diyor. Anadolu gerçek bir insan mozaiği; bu olgu Adapazarı’nda daha belirgin. Bunun hoşluğunu ve ilginçliğini keşfedemedik henüz toplum olarak. TRT’de, Nuray Yılmaz’ın sunuculuğunu yaptığı ‘Gezelim Görelim’ programı bence çok yararlı oluyor bu farkındalığın yaratılmasında. Başka güzel örnekler de var tabii.
Bu uğurda gösterilen çabalara, küçük de olsa katkıda bulunabilme umuduyla, bana sunulan fırsatı değerlendirmeye çalışacağım.
Gazetedeki köşeye bir ad bulmaya geldi sıra; kolay gibi göründü önce, ama değilmiş! Yazıların sürdürülebilirliğini sağlamak için sınırlayıcı bir ad koymamak gerek. “Adımlar” uygun olur diye düşünüyorum; çeşit çeşit kullanımı var bu sözcüğün ne de olsa, Türkçede. Birbiriyle ilgili konular arasında gezinebilme özgürlüğü sağlasın yeter.
Denize baksam
Kayığın hatırı kalır
Ağaca baksam
Bulutun
Peki ya iskele
Gelecek hafta buluşmak dileğiyle…
25/08/2005
Bizim Sakarya Gazetesi