Tülin Akadur’un Renkli Dünyası

DSC_0674

Tülin Akadur, ressam Kadri Aytolon’un torunu. Bergama’da doğmuş. 1969’da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü,  Nurullah Berk Atölyesi’nden mezun olmuş. Sırasıyla İzmit Mimar Sinan Lisesi, İstanbul Gültepe Lisesi, Gayrettepe Şair Nedim İlköğretim Okulu’nda resim öğretmenliği yaptıktan sonra 1996’da emekli olmuş.Resimlerinde soğuk renkler ve lekeler ön planda… Seramik çalışmalarını Kuzguncuk’ta Ayla Yüce seramik atölyesinde sürdürüyor.

Üç esin perisi var Tülin’in; biri “doğa”…  Diğer ikisi, torunları Tibet ve Noya.


Tülin Akadur’un Renkli Dünyası

Tülin Akadur bir öğretmen. Emekli öğretmen demiyorum, çünkü mesleğini çok sevmiş.

Tülin Akadur bir sanatçı. Yapıtlarını görmeseniz bile anlarsınız ışığından…

Ona” Tülin Hanım” yerine kısaca “Tülin” dememizi istiyor.

Zeynep ve Cihat Çavdar arkadaşlarımızın Sapanca’dan komşuları Tülinler. İki yıldır tanışıyorlar. Evindeki güzellikleri görünce SAGÜSAD’da (Sakarya Güzel Sanatlar Derneği) sergi açsın istemişler… Olur demiş. Üstelik ilk kişisel sergisiymiş. İnanamadık.

Nedenini bakın nasıl açıklıyor:

“Eleştirilere açık bir insan değilim. Sanat çevresinden gelecek eleştirilere hazır olmadığım için bugüne kadar sadece karma sergilere katılmıştım ki… Cihat’ın, ‘sizinle bir sergi açıyoruz’ kesin teklifine ‘hayır’ diyemedim ve şu an buradayım. Eleştiriden uzak, bu samimi ve sevgi dolu ortamda bulunmak beni çok heyecanlandırdı. Gelişiniz beni gerçekten çok mutlu etti.”

1-DSC_0688Sonra da günün anısına bizlerle güzel bir şiirini paylaşıyor…

Seramikten yapılmış biblolar, vazolar ne hoş! Pastel renkli kumaş katmanlarının üzerine yerleştirilmiş tavuk, horoz, kuş, baykuş… Ama sanmayın öyle donuk donuk duruyorlar! Öyle sevimliler ki bir kez bakıp geçemiyorsunuz. Besbelli; göz kırpıyor, kışkırtıyorlar.

O sırada içe işleyen güzel yorumuyla Çağla’nın flütünün ezgileri yayılıyor salona…

DSC_0684 (Small)

Kuşlar, kelebekler, ağaçlar, çiçekler, çocuklar… içinize yaşama sevinci veren ne varsa “kırkyama” olmuşlar. Onlar da ağaç dallarından askılarında kıpır kıpır oynaşıyorlar.

Bir de tablolar var… “Hepsi evimin duvarlarında asılı. Duvarlarımda hiç boş yer yok. Merdiven başları da dâhil… Birbirlerine iplerle bağlayıp yukardan aşağı asıyorum.” diyor Tülin.

Belli, mutlu bir kadın… Masalsı bir hava katıyor sanki dokunduğu her şeye. İkramı bile farklı. Dernekteki uzun masa, masa olalı böyle çeşidi bir arada görmedi! Nereden mi biliyorum? Çünkü bizim evden gitmişti o masa! Desen desen bez torbalar içinde her çeşit kuruyemiş, elma, dut kurusu, ceviz… Aklınıza ne gelirse! Hepsi doğal… Ve eliyle hazırladığı başka lezzetler. “Yiyeceğimiz zaman pişer bizim evde yemek. Önceden pişirilip buzdolabına konmaz.” diyor.

DSC_0836 (Small)

Eşi Selçuk Bey, sergiden önce çırpınıyordu her şey onun istediği gibi olsun diye. Şimdi mutlu mutlu gülümsüyor. “Benim en büyük destekçim.” diye söz ediyor ondan Tülin. “Beni hiç engellemedi. Katiyen kısıtlamadı. Çalışan insanın evde birtakım işleri yarım kalır. Çalışırken de çok yardımcı oldu bana. Yemek yapacağım değil mi; soğanı, domatesi, tencereyi her şeyi hazırlar. Pişirmesi sana ait der…”

Yirmi beş yıl öğretmenlik yapmış. “Öğretmenliği özlüyor musunuz?” diyorum.

“Çok sevgiyle yaklaştım öğrencilerime…” diyor. “Kızımın liseye gittiği dönemde daha rahat ilgilenebildim onlarla. Eve erken dönmem gerekmiyordu; derslerden sonra okulda kalıp yağlıboya çalıştırıyordum. Çok yetenekli çocuklar vardı. Akademiye çok öğrenci yetiştirdim ben.

Her sene aynı heyecanı yaşardım. Problemli çocuklar olurdu bazen. Ben bir şey yapamıyorum öğretmenim derdi. Öyleleriyle daha çok ilgilenirdim. Defterinizi, boyalarınızı getirdiğiniz an benden 50 puanı alırsınız zaten, derdim. O zaman rahatlardı.

Benden sonraki derste sınava girecekler mesela… Anlardım heyecanlarını. Kızmak bağırmak yok… Sınavınız mı var, derdim. Evet hocam, derlerdi. Hadi o zaman ders bitmeden beş dakika önce bırakalım da dersinizi çalışın, derdim.”

DSC_0827 (Small)

Kız kardeşi de Güzel Sanatlar’dan mezun Tülin’in. Yaratıcılıkları giysilerine de yansıyor sanatçı kardeşlerin. Özen Hanım’ın kaftanı ve onu bütünleyen orijinal takıları… Tülin’in, hepsi kendi eseri olan göğüs kısmı işli siyah giysisi, kocaman seramik yüzüğü, bilekliği… Saçları boyalı değil, hem de kısacık kesilmiş. Upuzun bıraktığı bir tutam saçını iğne oyalarıyla süslemiş. Hep böyle ilgi çekermiş giyimi… Selçuk Bey, sokakta yürürlerken dönüp dönüp bakılmasına birazcık kızmıyor değil!

Kız resim yapmıyor ama kız torun hevesli. “Resim yapmasa da iyi bir izleyici…” diyor kızı Selin için. “Sergi dolaşır, konserlere gider… Çok okur. Küçükte yetenek var. Teyzeyle bana benzeteceğiz inşallah…”

Sapanca’da oldukları zaman çarşamba günleri Adapazarı’na, kumaş pazarına gelirmiş. Oyalı tülbentler alırmış. Artık koyacak yer kalmadığından hepsini bohçalayıp sandığa koymuş… “Ara sıra çıkarırım… Gel Noya’cığım beraber bakalım derim. Hemen gelir yanıma; onları tek tek eline alır, okşar, sever…” diyor.

Yağlıboya portreler asılı, başka bir duvarda. Kararlı ve işlek bir fırçadan çıkan resimler… “Resimlerinizi bir seferde mi yapıp bitiriyorsunuz?” diye soruyorum; “evet” diyor. “Bir gecede bazen iki resim bitirdiğim olmuştur… Geceleri çalışıyorum. El ayak çekilince… Telefon da çalmayacak, kapı da… Müziğimi açarım. Klasik müzik, Türk halk müziği dinlerim. Ney çok severim. Ondan sonra zamanı unuturum. Duygularım ve resmimle baş başa kalırım… Ezan okunur, saat beş, beş buçuk olur; artık yatmam gerek deyip yatarım.”

 

Çömlekçi Hasbi Amca (Hasbi Uluç) geliyor aklıma. Dört yıl önce bir söyleşi yapmıştık da ne demişti bana:

“Gözümüzü yumduk, bitti… Seksen küsur yaşındayım; vallahi sanki dün geldim dünyaya!”

Ne kadar sevmiş ki işini, yaşam bir gün gibi gelmiş…

Aldım Hasbi Amca’ya götürdüm Tülin’i. Ama o yatıyormuş, çalışamıyormuş artık. Oğlu Muharrem vardı. Makinenin başında çamur karıyordu. “Biz bunu atölyede elle yapıyoruz. Çok kuvvet istiyor…” dedi Tülin, düşünceli… Dev fırınları gördü… Gördüklerini belleğine kazımak istiyor gibiydi. Üç kuşaktan beri çömlekçilikten ekmeğini kazanan bu insanların kurduğu düzene hayran oldu…

DSC_0654 (Small)

Serginin kapanmasına iki gün kaldı. Henüz gezmediyseniz gelin görün; Tülin’in renkli dünyası SAGÜSAD’da sizleri bekliyor!

10/12/2009

Bizim Sakarya Gazetesi

SAGÜSAD

Eski Hendek Caddesi, 19

Adapazarı

Tel: 274 09 40

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir