“Bir Yudum Su” / ANJELİKA AKBAR

Anjelika Akbar

Söyleşi:

Tamay Açıkel

GREN DERGİSİ -Sayı:24 (Sakarya Güzel Sanatlar Derneği-SAGÜSAD)

ANJELİKA AKBAR
Besteci – Piyanist
Anjelika Akbar, müzisyen ve filozof bir babanın ve müzisyen bir annenin çocuğu olarak Kazakistan’da dünyaya geldi. 3 yaşında piyano eğitimi almaya başladı. 5 yaşında ilk bestesini yapan ve konserlere başlayan sanatçı, üstün yetenekli çocukların yetiştirildiği “Taşkent Devlet Uspensky Müzik Okulu”nda 11 yıl piyano ve kompozisyon eğitimi gördü. Kompozisyon Yüksek Lisansını Hacettepe Devlet Konservatuarı’nda tamamladı. 1993 yılında Türk vatandaşlığına geçen sanatçının bir oğlu var.
Albümleri: Su, Vivaldi – Four Seasons, Bir’den Bir’e, Bach A L’oriental, Bir Yudum Su, Anjelika Akbar Özel Seri.
Geçen yılki konseri sonrasında albümlerini imzalarken, kendisinden bir söyleşi sözü almıştım. Çok memnun olacağını söylemişti. Biraz geciktik, ama yeni konseri için erken sayılır: Cuma günü saat 19.00’da, adı: “Bir Yudum Su”, yer: Abasıyanık Sanat Merkezi (ASM).
İnternette www.anjelikaakbar.com sayfasına girerek, Anjelika Akbar’la ilgili ayrıntılı bilgi alabilir; yazılarını ve onun hakkında yazılanları da okuyabilirsiniz.

Geçen yıl Ocak ayında Adapazarı’nda bir konser vermişti Anjelika Akbar. Müziği büyüleyiciydi. Bunun yanında, duygularını ve sağlam bir temele oturmuş düşüncelerini içtenlikle paylaşmasıyla da seyirciyi derinden etkiledi.
“Çoğumuz uyuyoruz bu hayatta, uyandırıcı bir şeylere gerek var!” diyor. Onları bu karışmış ortamda artık seçemeyeceğimizi; içimizin derinliklerine ulaşabilsek, aslında hepimizde var olduklarını söylüyor. Burada sanatın rolünü önemsiyor, ancak yararlı olabilmesi için sanatçının, kendini dünyanın merkezi gibi görmemesi gerektiğini vurguluyor.
Anjelika Akbar, hayatın özünü oluşturan ‘su’yun duygu ve düşünceleri, içinde barındırabildiğine inanıyor, bu mistik özelliklerinden dolayı suya ilgi duyduğunu ve çok incelediğini söylüyor.

T.A. Sevgili Anjelika Akbar, doğayla ve kendinizle barışıksınız. Bunun için çaba harcıyor musunuz, yoksa bu sizin kişiliğinizden mi kaynaklanıyor?
A.A. Bunun sırrı, daha küçük yaşta doğanın ve benim bir bütün olduğumu algılamamda yatıyor.
Bu anlayış insanı çevre ile ve kendisiyle barıştırıyor. Bunun için başka bir çaba gerekmiyor!
Benim şansım, bunu çok eskiden anlamamdı, ama asla geç değildir!
Ben bütünün bir parçası isem, ne ekersem onu biçerim. Her şey, sonuçta bize dönüyor. İçimde iyilik tohumları varsa, onlardan meyve toplamam gerektiğini; kötü tohumlar varsa, onları tarlamdan dışarıya atmam gerektiğini hissediyorum, çünkü kötülük tohumları ne bana ne de başkasına fayda getirir. Bazı insanlar içlerindeki kötülüğü çıkarları için kullanırlar, ama er ya da geç bu yaptıkları aynen onlara geri döner. Tüm evren bize ayna tutuyor çünkü!
T.A. Müziğin duyguları uyarması için kulağın eğitilmiş olması gerekir mi?
A.A. Bence belli ölçüde eğitilmiş kulak gerekir, ama yine de bu şart değil… Çok küçük çocukların kulağı eğitilmiş sayılmaz, ama onların duygularında müzik büyük etki yaratıyor. Bu etkiyi kat kat arttırmak istersek, dinleyicide belli bir düzeyde alışkanlık ve eğitimin olması gerekiyor.

T.A. Robert Koch “Günün birinde insanlar gürültüyle, salgın hastalıkların mikroplarıyla savaşır gibi savaşmak zorunda kalacak” demiş. Sessizlik önemli midir sizce?
A.A. Sessizlik bence hayatımızın en önemli parçasıdır. Tüm sırlar sessizlikte saklı… Sır bir de bunda var: Mutlak sessizlik asla yok! Bizim algılayamadığımız sesler var, ama onlar başka varlıklar için algılanabilecek düzeyde olabiliyor.
Göreceli olarak sessiz ortamları bulmak zorlaştı. Ben şahsen, mutlak kulak* sahibi olarak, bu durumdan çok rahatsızım! Hassas kulağınız varsa, bu ses kirliliği bazen dayanılmaz boyutta size dokunabiliyor. Kendimce ben gürültüye savaş açmış bulunuyorum!

T.A. Tomatis Yöntemi** hakkında ne düşünüyorsunuz?
A.A. Bence çok çok önemli bir buluş!
İnsan vücudunun mikrokosmosuna doğru atılmış önemli bir adım, sanırım. Daha işin başında iken bu kadar etkisi oluyorsa, teknolojik gelişmelerle ve bilim dünyasındaki önyargısız adımlarla, kim bilir daha neler keşfedilecek!
Ayrıca, Türkiye’de de bu çalışmaların devam etmesi büyük bir şans!

T.A. Sizin, eserinizi yaratırken etkisi altında kaldığınız duygularla, dinleyicinin hissettikleri arasında belki dağlar kadar fark oluyor. Böyle bir karşılaştırma yapmak ilginç bir deneyim olmaz mı sizce?
A.A. Mutlaka, çoğu zaman öyle olur… İmgeler dünyası sonsuz! Somut olan aynı rengi bile iki kişi farklı görüyorsa, soyut olan müziği aynı şekilde algılamaları mümkün değil!
Eğer mutlaka benimle aynı istikamette düşünmelerini istiyorsam, o zaman isim ile ya da açıklama ile onları yönlendiriyorum.

T.A. Nelerdir sizin esin kaynaklarınız beste yaparken?
A.A. Her şey! Bu bir bileşim çoğu zaman… Doğa, olaylar, haberler, … İnsanlar gördüklerini konuşmalarla anlatır, bense müzikle…

T.A. Beste yapabilmek için birikiminizi sürekli artırmanız gerekiyordur ve çok programlı bir hayatınız vardır herhalde…
A.A. Evet, çok disiplinli ve planlı bir hayatım var. Ama aynı zamanda çok esnek olmam gerekiyor! Bu iki unsur ne kadar birbirilerine ters ise de, onları dengelemeyi galiba başarıyorum.

T.A. İnsanın sizin gibi bir arkadaşının olması ne güzeldir… Düğün armağanı olarak bir beste yapıverir size! ‘Anılar’ adlı eseri, arkadaşınız Tayyibe Gülek’e düğün hediyesi olarak bestelemişsiniz… Onu çok mutlu etmiş olmalısınız.
A.A. Evet, herhalde arkadaşlarım için ilginçtir, ama benim için gayet doğal… Böyle sürprizler yapmayı severim!

T.A. Doğaçlama müzik yapmaktan da hoşlanıyorsunuz. Yaratıcılığı kışkırtır mı bu?
A.A. Evet, çok güzel bir şey! Her şey o anda olup bitiyor… Kaygı yok; serbest uçuş gibi!

T.A. “Şüphesiz doğaçlamanın dinleyicisinin, iyi olsun kötü olsun, aktif olsun pasif olsun, sempatik olsun saldırgan olsun, başka dinleyicide bulunmayan bir gücü vardır. O, şahit olduğu şeyin yaratılışını etkileyebilir.” diyor ünlü caz gitaristi Derek Bailey. Siz doğaçlama yaparken seyirciden yana bir kaygı duyar mısınız?
A.A. Kaygı duymam, ama onları olumlu olarak hazırlıyorum, çünkü onlar kesinlikle etkiler! Herkes bir frekans yayıyor, müzik de bir frekans… Onların frekanslarının bileşimi, bir nevi kimyasal reaksiyon gibidir ve o beni mutlaka etkiler!

T.A. Kübalı arp sanatçısı Alfredo Rolando Ortiz, şimdi 25 yaşında olan kızı dünyaya geleceği zaman, doğum odasında doğaçlama olarak arp çalmış. Hayatımın en önemli konseriydi diyor. Böyle ilginç fikirler geliyordur sizin de aklınıza. Gerçekleştirdiklerinizden bir-iki örnek verir misiniz?
A.A. Diyaliz hastalarına hastanede piyano çaldım. Ayrıca, üzüntülü anlarında arkadaşlarıma çalıyorum…

T.A. Oğlunuzun müzikle arası nasıl? Yönlendirdiniz mi onu, bu konuda?
A.A. Çok iyi kulağı var! Doğaçlama da yapıyor. İyi bir dinleyicidir. Müzik insanı olması için belki geç kaldım; tam olarak onunla maalesef ilgilenemedim, ama çok yetenekli…

T.A. Adapazarı konserlerine devam etmenizi dilerim. Teşekkürler…

*Mutlak kulak: Belirli bir müzikal tonu, diğer bir tonu referans almaksızın tanıma yeteneği. Batı toplumlarında 10.000 kişide bir gibi son derece az rastlanan bir yetenek. İtfaiye arabasının kırmızı, gökyüzünün mavi olduğunu ne kadar kolay görebiliyorsak, bu özelliğe sahip olanlar da, mi bemol ya da sol diyezi o kadar kolay ayırt edebiliyor.
**Tomatis Yöntemi: 2001 yılında, 81 yaşında ölen Fransız bilim adamı Dr. Alfred Tomatis, kulağın insan sağlığı ve gelişimi üzerinde ne kadar önemli bir rol oynadığını keşfetmekle kalmamış, geliştirdiği yöntemlerle de sayısız insanın hayatını değiştirmeyi başarmıştı. Ses ve müziğin, dolayısıyla da dinleme yetisinin varlığımızı birçok yönden etkilediğini saptayarak, kendi adını taşıyan ‘Tomatis Metodu’yla yepyeni bir çığır açtı. Onun yönteminden faydalananlar sadece bedenlerinin değil, ruhlarının da denge kazandığını söylüyorlar. Yorgunluktan depresyona, öğrenme zorluğundan iletişim bozukluğuna, dikkat eksikliği sendromundan otizme varıncaya kadar bir sürü rahatsızlığa derman olan bu metot aynı zamanda yaratıcılığı arttırmak ve yabancı dilleri kolayca öğrenmek için de kullanılıyor.
Tomatis’in, ülkemiz de dahil olmak üzere dünyanın bir çok yerinde Dinleme Merkezleri var.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir