Umuda Çok İhtiyacımız Var


SAGÜSAD (Sakarya Güzel Sanatlar Derneği)  yeni yerine taşınalı beri bizlere de bir canlılık geldi. Önceden bir apartmanın tepesinde sürdürüyorduk çalışmalarımızı. Burası düzayak… Kapı açık… Bir adımda içerdesiniz. Arkadaşlarımız mesleki donanımları ve çalışkan, özverili kişilikleriyle çok kısa zamanda öyle kullanışlı bir mekân yarattılar ki… Ve bu arada tüm üyeler öyle bir paylaşımcılık sergiledi ki… Şimdi derneğimizi daha çok benimsiyoruz; üretkenliğimiz arttı. Daha da artacak gibi görünüyor.

Yanlış anlamayın, sahiplenmiyorum ‘biz’ diye söz ederken… Aslında ne tam içinde ne de dışında olmak var ya, bence en güzeli.

Bensiz de yürür diyebilmek…

İçindeyken kendini mutlu hissetmek, dışarıdan baktığında kıskanmamak…

Sagüsad her zaman, herkese açıktı. Hem ‘her yaşta’sınız hem de ‘hiçbir yaşta’ değilsiniz burada. Her yaştan, her meslekten, herkesle ahbaplık edersiniz. Ortak konu sanattır; daha çok fotoğraf, resim ve tabii geziler…

Kapıdan içeri ilk kez ve biraz da çekinerek adımını atanların hemen hemen hepsinin, zaman geçirmeden güzel duygularını dile getirdiğini gördük biz. Burada aradığını bulamayanlar da vardır elbet. Onlar zaten ta başında eğreti hisseder ve uzaklaşırlar.

Aslında olması gereken neyse ona yakın bir ortamdır diyebiliriz. Siyasi partilerin de buna benzer bir ortam yaratması gerektiğini düşünüyorum. Üretken yaşta ve kafada, eğitim görmüş, sağlıklı insanlar bir araya gelip sadece kavga üretsin, olacak iş mi? Sağlıklı bir topluluk için, ‘aklın yolu birdir’ diyen ve o yolda örgütlenebilen insanlar gerek. Yönetim zorunluluktan doğar ve bazı özverili insanlar yöneticiliğin zorluklarını bilir ve bunları göze alırlar. Örgütlemeyi de bilen kişiler olmak zorundadır yöneticiler. Hem de sosyalleşmeyi sünnet düğünlerine, açılışlara gitmek saymayan; işinde gücünde, ama kolay ulaşılabilir kişiler…

Parti büroları neden hep apartmanların üst katlarındadır?  Çünkü halkı alıştırmak istemezler. Bir adımda girilen düzayak yerler işlerine gelmez. Örgütlerini kurar ve kapatırlar kapılarını halka. Ta bir sonraki seçime kadar. Sokaktaki insanın da aklına gelmez; oy verdiğim partiye gideyim, derdimi anlatayım ya da çalışmalarıyla ilgili bilgi alayım, önerilerimi sunayım… Fanatiklerin işidir partiye girip çıkmak. Demokratik katılımcılık dürtüsüyle gidenleri düş kırıklığına uğratan bir örgütlenmedir partiler. Bireylerin aynı siyasi görüşleri paylaştığı insanlarla ülkenin geleceğini ilgilendiren konularda doğallıkla tartışabileceği bir yer değildir. Hep aynı yüzleri göreceğini bilmek iter insanı; dönüp dönüp ezberindekileri söyleyen donuk yüzlerle karşılaşacağını bilmek.

Arada sırada uğrayabilecek olanlara kucak açılmaz; karınca kararınca yapacakları katkı küçümsenir. Değil mi ki kendileri bu yola baş koymuşlardır ve canları çıkmaktadır çalışmaktan…

Kız ya da erkek, gençlerin dinamizmine, bilinçli insanların geniş katılımına ne kadar ihtiyaç vardır oysa…

Belli bir amaç uğrunda, birlik beraberlik ruhuyla eylemlerini sürdürenler, zorlukları aşarak daha yüce bir nimeti paylaşırlar. Dinamizm içinde ilerlemeyi tadarlar. Biz bunu kendi küçük dünyamızda, Sagüsad’da gördük, göreceğiz.

Genel seçimler arifesindeyiz… Ortam çok karışık. Yüreklerimiz yaralı… Hangi siyasi görüşte olursa olsun partilerin kapılarını Türk halkına açmalarını; çok seslilikten korkmamalarını, yapılandıracakları basit bir üyelik sistemiyle küçük katkıları özendirmelerini diliyorum. Çünkü:

Türk halkı arasında suni olarak yaratılmış kopukluğun mutlaka giderilmesi gerekiyor ve bu konuda umuda çok ihtiyacımız var…

14/06/2007

Bizim Sakarya Gazetesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir