Sümer Kraliçesi Yargılanıyor…


“Ben Sümerli öğretmen, şair ve yazarım. Yaşım yetmiş beşi bulduğundan öğretmenliği bıraktım çoktan; fakat şairlik ve yazarlığım ölünceye kadar sürecek herhalde. (…) Bu yaşamöykümü daha çok gelecek kuşaklar için yazmaya başladım. Bizim ulusumuz, dilimiz, geleneklerimiz, sosyal yaşantımız, sanatımız unutuluyor artık.”

“Bu güzel ülkemize her taraftan göz diktiler.”

Sümerli Ludingirra yaklaşık 4 bin yıl önce, çivi yazısıyla kil tabletler üzerine yazıyor bunları. En büyük korkusu ise unutulmak…  “Bizim uygarlığımız belki binlerce yıl sonra yaşayan insanlara da geçecek. Bizim attığımız temeller üzerine yenilerini koyacaklardır. Ah! Onlar da bizi hatırlayıp bıraktığımız kültür mirası için teşekkür edebilseler!..”

***

Atatürk, 22 Mart 1931 yılında Konya’ya yaptığı bir gezide, müzeyi gezip, eski eserleri görüyor; çok acele kaydıyla zamanın başbakanı İsmet İnönü’ye bir telgraf çekiyor:

“Memleketimizin her tarafında eşsiz vesikalar halinde yatmakta olan eski medeniyet eserlerinin ilerde kendi arkeologlarımız tarafından meydana çıkarılıp bilimsel olarak tasnifleri ve korunmaları, ihmale uğramış abidelerin bakımları için daha çok çalışılması ve arkeoloji tahsili için yurtdışına daha fazla talebe gönderilmesi”

Almanya’da Nazi rejiminin işlerinden attığı Yahudi asıllı bilim adamları, uzmanlar, sanatçılar, Hitler korkusuyla, hiçbir ülke tarafından kabul edilmeyince Atatürk onları Türkiye’ye davet ediyor. İstanbul Üniversitesi’nde, Ankara’da açılan fakültelerde, yüksekokullarda göreve başlıyorlar. En iyi koşullarda çalışabilmeleri sağlanıyor. 1933–1945 yılları arasında Almanya, Avusturya, Çekoslovakya üniversitelerinden Türkiye’ye göç eden 1200 kadar bilim adamı ile biz, eğitim seferberliğimize hayal bile edilemeyecek bir noktadan başlıyoruz. Bu değerli bilim adamlarını da dünyaya kazandırıyoruz.

***

Bu yazıyı 1 Kasım’da yazıyorum, sevgili Muazzez Hanım. Bugün yargılanıyorsunuz, değil mi?

Türkiye’nin o günkü zor koşullarında, ama Atatürk’ün yolunda, vatan sevgisi ve çağdaşlaşma ülküsüyle yanıp tutuşan bir Türk genci olarak yetiştiniz.

İlim sahibi olasınız diye size İlmiye adını koymuş öğretmen babanız… 1936 yılında Ankara’da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ne yazıldınız. Ne okuyacağınızı tam olarak bilmeden girdiğiniz Hititoloji bölümünü sonradan değiştirmek istediğinizde babanız, “Atatürk bu fakülteyi bu bölümler için açtı; sizlere çok değer verecek, bu bölümden ayrılmanı asla onaylamam.” demişti. Bunun için onu hep şükranla andınız.

Sümer, Akad, Hitit dillerinde yazılmış 74 bin çivi yazılı belge üzerinde 33 yıl çalışıp emekli oldunuz. Bunlar insanlık tarihinin en eski belgeleri olup şimdi İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunuyorlar.  Dünya müzeleri içinde, her istenilen konunun derhal bulunabildiği tek arşiv olan “Çiviyazılı Belgeler Arşivi” bölümünde.

Sümeroloji ve Hititoloji dendiğinde Türkiye’de ve dünyada akla ilk gelen isimlerden birisiniz, şimdi. Muazzez İlmiye Çığ olarak isminiz, çoktan ölümsüzlüğe ulaştı. Hep genç kalacaksınız. Gözlerinin içi gülen, cıvıl cıvıl, genç bilim kadını.

“Boş vakit geçirdin de ne kazandın?”

“Biliyorsun, neden öğretmiyorsun?” diyen iki Sümer atasözüne uydunuz, emekli olduktan sonra da boş durmadınız. Hititleri, Sümerlileri anlaşılır bir dille anlattınız kitaplarınızda. Anadolu’da yaşamış uygarlıkları öğrenelim, tanıyalım istediniz.

Ama işte, 1 Kasım 06; bugün yargılanıyorsunuz:

İzmir’de bir avukat ihbarda bulunmuş. Beyoğlu Cumhuriyet Savcısı da, siz, Muazzez İlmiye Çığ’a ve yayıncınıza karşı, “Vatandaşlık Tepkilerim” adlı kitabınızdaki dört farklı makalenizi gerekçe göstererek “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” suçuyla dava açmış.

Arkeolojik bulgulara dayanarak: “Sümerlerde tapınak fahişeleri erkeği yaşama hazırlarlardı. Salt seks objesi değillerdi. Her biri kutsal sayılırdı. Dönemin hükümranının isteğiyle başlarını bağlarlardı.” demişsiniz.

“Bu çocukların kafaları maalesef bozuldu.” diye üzülüyorsunuz, sizi şikâyet edip dava açanlar için, hocam… Aman sakın üzülmeyin, böyleleri her devirde çıkar, bunu en iyi siz bilirsiniz… Kazandıklarını sanırlar.

02/11/2006

Bizim Sakarya Gazetesi

(Muazzez İlmiye Çığ, Sumerli Ludingirra, Kaynak Yayınları)

(Muazzez İlmiye Çığ, Ortadoğu Uygarlık Mirası, Kaynak Yayınları)

(Çivi Çiviyi Söker, Söyleşi: Serhat Öztürk-M.İlmiye Çığ, T. İş Bankası Kültür Yayınları)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir