Hasan Dağı

Bu fotoğrafları, belki anlamışsınızdır, arabada giderken çektim. Durup çekecek zamanımız yoktu. Meke Gölü’nde bayağı oyalanmıştık çünkü.

Önümüzde; ağaca hasret, uçsuz bucaksız topraklar… Hasan Dağı, bozkırın ortasında belirivermiş güzel bir gelin sanki… Gözünü alamıyor insan; akşam güneşinde öylesine gerçeküstü bir görüntü ki.

Evet, buraları göz alabildiğine bozkır, bozkır olmasına, ama… burada herkese yetecek kadar “Hasan Dağı” var… Yöre insanının gözü şu büyülü manzaraya ne denli alışıktır ve ne çok seviyordur; uzaktayken ne çok arıyordur onu, kim bilir…

Çok sevdiğim Hasan Dağı
Şu dumanın hal’olma mı
Senin gibi yüce dağın
Eğlim eğlim yol’olma mı
Hasan Dağı’nın eteği
Çevresi güller biteği
Koçyiğit arslan yatağı
Hiç bu dağın il’olma mı
Yükseği yalım kayalı
Kekliği şahan soyalı
İnce belli gök sayalı
Dilber seven del’olma mı
(…)         

Karacaoğlan’ın bu şiirinin tamamı yedi kıta… Ne güzel dile getirmiş değil mi, dağına olan sevgisini…

Güzel bir yazı salık vereceğim bir de… Ali Kılınçsoy‘un güzel Türkçesiyle Hasan Dağı:

http://www.ulukisla.net/dokuman/hasandag.htm

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir